Üniversite Bitirmek Nasıl Olmalı?

Üniversite Bitirmek Nasıl Olmalı ?Üniversite mezunlarının kalitesi, özellikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken farklılaşan beceri gereksinimi nedeniyle yoğun tartışılıyor. Bu sadece Türkiye’de değil, yükseköğretimin cenneti sayılabilecek Kuzey Amerika ‘da da yapılıyor. Ancak bir farkla; bizdeki eleştiriler, asgari yeterliklerin kazanılmasıyla, Kuzey Amerika’dakiler ise mükemmeliyetin yakalanmasıyla ilgili. Türkiye’de temel yeterlik sorunu var; çünkü üniversitelerimiz finansman, demokrasi, inovasyon ekosistemi, patent altyapısı gibi yüzlerce konuda dezavantajlı. Ivy Lİg’teki tek bir üniversitenin bütçesi bile, Türkiye’deki tüm yükseköğretim kurumlarının bütçesinden kat kat fazla. Öğretim üyelerinin kişisel girişimleri, zeki öğrencilerin bireysel başarılarıyla yürüyen yerli malı yükseköğretim modelimiz var.

YETERSİZLİK ŞİKAYETİ

En başarılı öğrenciler “en iyi” üniversiteleri mevcutların içinden seçiyor. İyi üniversiteyi alarak iyi üniversite olma yaklaşımı Türkiye Ligi’nde hala geçerli. Mezunların dünya ölçeğinde veya ulusal düzeyde kalitesini ölçen akreditasyon sistemimiz olmadığı için, zanna dayalı bir yaklaşım var. Malum hikayedir: İş dünyası üniversite mezunlarını yetersiz bulur. Üniversite der ki: “Ne yapalım, liseden yetersiz geliyor.” Lise ortaokuldan, ortaokul ilkokuldan şikayet eder. İlkokul, aile terbiyesinden ve okul öncesi eğitimin yetersizliğinden yakınır. Güzel tarafı haklı ve haksız olanın bulunmaması. Türkiye ne yazık ki, bu hikayenin kapalı gişe oynandığı bir sahne.

MEZUN İZLEME ÇALIŞMASI SINIRLI

Çözüm kısmen mezun profili çalışması yapmakta. Dünyada meşhur üniversitelerin mezunlarından garanti ettikleri profil taahhütleri var. İstihdam oranı, ücretlendirme, sektör memnuniyeti, 21’inci yüzyıl yetkinlikleri gibi çok sayıda metrik vasıtasıyla mezunların kalitesini ölçen yüzlerce profil önerisi bulunuyor. Öyle ki, mezununun yetkinliği tanımlanırken akademik dersler çok az yer tutuyor. Sürekli değişen bilgilerden çok, her duruma uyum sağlamayı kolaylaştıran tutum ve becerilerin kazanılması önem taşıyor. Çünkü öğrenci profili, uluslararası ve yerel marketlerde kritik faktör. Türkiyede’ki hiçbir üniversite her mezununun yetkinliği konusunda böyle bir akreditasyon yaklaşımını benimsemiyor. Mezuniyet sonrası izleme-değerlendirme çalışmaları çok sınırlı. 2016 Haziran’da OECD’nin 16-65 yaş yetişkin becerilerinin ölçülmesine yönelik PIAAC taraması mezunlarımızın yeterliğine ilişkin dolaylı bazı veriler içeriyor. Buna göre, Türkiye’de yetişkinlerin sözel, sayısal ve teknoloji yoğun ortamlarda problem çözme becerisi OECD ortalamasının çok altında.

KARİYER PROGRAMI YAPIN

Peki, üniversite öğrencileri yükseköğretimde kazanamadıkları yaşam becerilerini geliştirmek için neler yapabilir? Öncelikle aldığı derslerin gerekli ama asla yeterli olmayan prosedür olduğunu bilmeli. Çünkü dersler, herkesin ortak aldığı ve not ortalaması dışında bir farklılaşma getirmeyen içerikler. Diploma, üniversiteyi bitiren herkeste var. Bir öğrenciyi farklılaştıran derslerde değil, ders dışında ne yaptığı. Her öğrenci kendisine özel bir kariyer programı yapmalı. Bunun ilk şartı, mizacını ve kişiliğini tanıması. Bu, sağlam bir duruş geliştirmesi, seçtiği bölümü ne şekilde hayata geçireceği bakımından önemli. Mezunlar kendine uygun mesleği seçmenin ötesinde onu ne şekilde yapacaklarına da dikkat etmeli. Öğrencinin sekiz yarıyıl ders aldığı düşünülürse, kendisini hayata hazırlayacak, mizacına ve hedeflerine uygun sekiz onaylı sertifikayı farklı kurum ve kişilerden alması yararlı olabilir. Daha ilk sınıftan, ulusal ve uluslararası düzeyde güçlü bir ağ oluşturmaya çalışmalı. Dört yıl kaç kartvizit biriktirdiği, e-mail adresi topladığı, kariyeri için kritik kaç kişiyle tanıştığı, hangi kurumlarla bağlantı kurduğu önemli. Kaç kuruluşta gönüllü veya kontratlı çalışma deneyimi yaşadığı da kritik. Üniversite her öğrenci için çalışma hayatının provası gibi olmalı.

FARKLI İNSANLARLA TANIŞIN

Dikkat edilmesi gereken bir husus da arkadaşlıklar. Genellikle fakülte birinci sınıfta tanışan birkaç arkadaş, dört yıl bitinceye kadar birlikte hareket edip hiç ayrılmıyor. Bu zihinsel, duygusal ve eylemsel açıdan metaforik olarak bir akraba evliliği oluşturuyor. Farklı insanlarla etkileşimde olmak, çok yönlü gelişim yolunu açıyor. Okulda kulüp ve benzeri kuruluşlarda görev alıp geliştirici taleplerle üniversite yönetimini zorlamak yararlı olabiliyor. Hobi, kurs, proje gibi etkinliklere gönüllü katılım da geliştiriyor. Sanat ve sporun merkezde olduğu bir yaşam sağlam bir karakter oluşturması açısından önemli. Sonuçta; öğrenciler yabancı dil, yaşam becerileri, topluma hizmet gibi konularda donanmış olmadıkça “içsel” değerleri ve piyasadaki geçerlikleri yükselmez. Artık diplomaya sahip olmak sıradan bir özellik. Hatta meşhur üniversiteleri bitirmek de olağanlaştı. Ortalama bir üniversiteden mezun olan sabırlı, azimli, dirayetli, mücadeleci biri, ilk sıradaki üniversitelerden mezun olmasa da, IQ’su çok yüksek değilse de, iş ve yaşam başarısında diğerlerinin önüne geçebiliyor. Aceleci, sabırsız, daldan dala atlayan bir mezun, yüksek zekaya sahip olsa da yaşam başarısında sıkıntı yaşayabiliyor. Sadece diplomaya güvenildiğinde üniversite bitirilmez, üniversite bitirir.

Yazar: Prof. Dr. Ziya SELÇUK (Gazi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi)

Kaynak: HÜRRİYET ÖZEL EK, ÜNİ TAG, 6 Nisan 2017 Perşembe

Orijinal Gazete Yazısı